Projeler 112+ Çözümler Sektörler Hakkımızda Analiz İletişim

Savunma Sanayi Sistemlerinde UX/UI Tasarımı: İnsan-Makina Etkileşimi

⌚ 16 dak.
📆 14 Temmuz 2025, Pazartesi

Savunma sanayii, yüksek riskli karar anlarının yaşandığı, insan hayatını doğrudan etkileyen sistemlerin geliştirildiği bir alandır ve bu bağlamda UX/UI tasarımı yalnızca estetik bir tercih değil, operasyonel başarıyı belirleyen stratejik bir unsurdur. İnsan-Makina Arayüzleri (HMI), kullanıcıyla teknoloji arasındaki en kritik etkileşim noktasıdır ve bu etkileşimin başarısı; askeri standartlara, görev senaryolarına, donanım uyumluluğuna ve kullanıcı alışkanlıklarına göre şekillendirilmiş bütünsel bir tasarım anlayışına bağlıdır. Bu yazıda, klasik dijital projelerden farklı olarak savunma sektöründe UX/UI tasarımının nasıl ele alınması gerektiğini; netlik, güvenilirlik ve hızlı karar almayı destekleyen tasarım prensipleri çerçevesinde detaylandırıyor, gerçek kullanıcı senaryoları, design system kurguları ve disiplinlerarası entegrasyonla şekillenen yenilikçi yaklaşımları ele alıyoruz.

Kritik Görev Yapılarında UX/UI ile Netlik Arayışı

Bir komuta merkezindeki görev planlama operatörünün ekranı, bir kara/hava/deniz unsurunun (insanlı ya da insansız) kontrol paneli ya da bu unsurların tümünü merkezi bir noktadan izleyen sistem arayüzü aynı UX prensipleriyle tasarlanamaz. Ancak her birinin ortak paydasında netlik, sadelik ve güvenilirlik ihtiyacı yatar.

Savunma projelerinde bu nedenle, kullanıcı arayüzü tasarımında netlik, sadeliği, tutarlılığı, anlık geri bildirimi ve özelleştirilebilirliği esas alan bir yaklaşım benimsenmelidir. Bu yaklaşım, yalnızca kullanılabilirliği artırmakla kalmaz; aynı zamanda hızlı karar alma süreçlerinde hayati bir fark yaratır. Çünkü burada maddi kayıplardan değil, doğrudan insan hayatını etkileyen sistemlerden söz ediyoruz.

Örneğin; bir radar operatörü, ekranda beliren bir hava unsuru hakkında sadece 3 saniye içinde karar vermek zorundadır. Dost (friendly) ya da düşman (hostile) ayrımını yapabilmesi, mevcut durumu analiz edip uygun aksiyonu alabilmesi için sistemin kullanıcı hafızasını destekleyen bir tasarım sunması gerekir. Renk kodlaması, ikonografi, katmanlı bilgi hiyerarşisi ve etkileşim örüntüleri bu kararın doğruluğunu doğrudan etkiler.

Bu durumu sivil taraftan bir örnekle daha iyi açıklayabiliriz: Bir iş makinası operatörünü düşünelim. Operatör, makinanın başına geçtiğinde hangi joystick’in hangi işlevi yönettiğini yeniden öğrenmek zorunda değildir. Çünkü bu komuta araçları fiziksel olarak belirgin, dokunsal geri bildirimi olan ve ergonomik yerleşime sahip şekilde tasarlanmıştır. Kısa süreli eğitim ve deneyim sonrası kullanıcı zihninde güçlü bir motor hafıza oluşur.
Savunma sektöründe ise bu durum çok daha kritiktir. Kullanıcının tekrar eden görevler esnasında her defasında düşünmesine gerek kalmamalı, tasarım bu refleksleri destekleyecek biçimde kurgulanmalıdır. Diğer bir deyişle, kullanıcıya sistemi “öğretmek” değil, kullanıcıya sistemi “hissettirmek” hedeflenmelidir.

Bu da bizi klasik dijital uygulamalarda kullanılan buton ya da arayüz bileşenlerinden ayırır. Örneğin bir finans dashboard’unda geliştirdiğiniz bir aksiyon butonu, görsel önceliklendirme ve kullanıcı akışı açısından yeterli olabilir. Ancak askeri sistemlerde bu tür bileşenler, fiziksel ortamdaki alışkanlıkları da göz önünde bulundurarak yeniden düşünülmelidir. Öyle ki, bir arayüzdeki dijital buton; sahadaki bir joystick’in, bir tuş takımının ya da bir uyarı lambasının yerini alabilecek kadar doğru biçimde modellenmelidir.

Gerçek Kullanıcı Senaryoları

UX/UI süreçlerinde teorik yaklaşımların ötesine geçerek, saha gerçeklerini ve görev ortamlarını temel alan kullanıcı senaryoları ile ilerlemek büyük önem taşır. UX tasarımı, senaryoya göre varyasyon üretmelidir.

Bir radar operatörünün 3 saniyede karar vermesi, bir görev planlayıcısının eş zamanlı üç operasyonu koordine etmesi ya da bir insansız sistem operatörünün çevresel faktörlere göre anlık müdahalede bulunması—tüm bu örnekler, yüksek stres altında çalışan kullanıcılar için tasarlanan sistemlerin ne kadar kullanıcı odaklı olması gerektiğini gözler önüne serer.
Senaryo oluşturmak tasarım öncesi kritik adımlardan biridir.

Bu bölümde ele alınan senaryolar, gerçek görev profillerinden esinlenerek kurgulanmış, her biri farklı sistem bileşenleriyle etkileşim kuran kullanıcıların ihtiyaçlarına göre tasarlanmıştır. Amaç; kullanıcıyı ekranın merkezine koyarak, bilgiye hızlı, doğru ve anlamlı erişim sağlayan bir deneyim tasarlamaktır.

Aşağıda, savunma projelerinde sık karşılaşılan üç kritik kullanım senaryosu örneklenmiştir.

Envanter Yönetimi

Envanter yönetimini basit bir senaryo ile ele almak gerekirse; görev sırasında bir mühimmat operatörü, İHA/MA (Manned Aircraft)’a yüklenen mühimmatların türünü ve sayısını kontrol ediyor, aynı zamanda da her bir mühimmatın son kontrol tarihi, seri numarası ve aktif durum bilgilerine ulaşılması gerekiyor olabilir. Sistem, mühimmatların görev planına uygunluğunu önceden kontrol ediyor ve eşleşmeyenleri renkli uyarı ikonlarıyla göstermeli.

Bu senaryoda, envanter ekranı geleneksel bir tablo yapısında değil, görevle eşleştirilmiş etkileşimli kartlar biçiminde tasarlanmalıdır. Böylece operatör, mühimmatla ilgili teknik detayları filtrelemek yerine, görev bağlamından kopmadan ilgili karta doğrudan erişebiliyor olmalıdır.

Stok yönetimi modülünde, arayüz hem miktar hem de sağlık durumunu ikili gösterim (numerik + görsel simge) üzerinden sunulmalıdır. Dikkat edilmesi gereken konular arasında:

  • Seri numarası ile eşleşen mühimmat geçmişine tek tıkla erişim
  • Operatör geçmişi (son kullanan kişi, kontrol süresi)
  • Göreve uygunluğunu (“uygun”, “riskli”, “uyumsuz”) renk kodları ile ayrıştırmak gibi önce çıkan çözümler yer alır.
Operasyon Planlama

Bir komuta merkezi görevlisi, aynı anda üç ayrı unsur için eş zamanlı görev planlaması yapıyor. Biri keşif, biri müdahale, biri geri çekilme görevi.. Map ekranında, her unsur farklı bir taktik simgeyle temsil ediliyor (NATO APP-6 standardı ile). Görevlerin her biri belirli bir zamanlamaya bağlı; farklı koordinatlara gidiş-dönüş süreleri, iletişim menzili, etki alanı gibi parametreler yer alıyor.

Map ekranı, geleneksel harita uygulamalarından farklı olarak, görev katmanlarına göre filtrelenebilir şekilde tasarlanmalıdır. Kullanıcı, isterse sadece müdahale görevini, ister tüm görevlerin kesişimini anlık olarak görebiliyor olmalıdır. Her unsurun görevi bir zaman çizelgesi ile birlikte gösterilmelidir.
Map üzerinde kullanılan sembolojiler, STANAG APP-6 standartına göre oluşturulmalı ve bu semboller görev durumuna göre pozisyonlandırılmalıdır.

Aynı anda birden fazla görev planlayabilmek, planlanan görevin anlık zaman çizelgesini oluşturmak, görev çakışmalarını görsel olarak uyarlama gibi noktalara dikkat edilmelidir.

Unsur (Asset) Kontrolü

Gerçek zamanlı karar alan bir kontrol istasyonu operatörü, insansız kara aracı üzerindeki sağlık sistemlerini kontrol ediyor olabilir. Bu durumda aracın batarya durumu, motor sıcaklığı, iletişim bağlantı kalitesi ve bulunduğu alanın çevresel faktörleri (eğim, sıcaklık, rüzgar) gibi veriler anlık olarak operatör ekranında gösteriliyor olmalıdır.

Arayüz, merkezi bir “unsur kartı” yapısı üzerine kurgulanmalıdır. Her unsurun kartı: sağlık bilgilerini, envanter durumunu ve aksiyon buttonlarını içeren, grafiklerle desteklenmiş bir gösterime sahip olmalıdır.

Aynı zamanda kullanıcı, unsurun bulunduğu konumun çevresel risklerini (örneğin yüksek eğim veya rüzgar) harita üzerindeki dinamik göstergeler ile görebilmelidir. Çevresel veriler sadece sayısal olarak değil, anlamlı indicator’ler ile birlikte sunulmalıdır.

Askeri Standartlara Göre Tasarım

NATO ve STANAG APP-6 standardı, askeri sembollerin yerleşimini ve anlamlarını belirler.

MIL-STD, ABD Savunma Bakanlığı tarafından yayımlanmış bir taktiksel semboloji standardıdır. Bu standart; askeri haritalarda ve taktik ekranlarda kullanılan sembollerin biçimini, rengini ve anlamını belirler. Dost/düşman, bilinmeyen ayrımı, birlikler, araçlar, sensörler için simge setleri, görev, rota, bölge işaretleme yöntemleri, görsel hiyerarşi ve ölçeklenebilirlik kriterleri kapsar.

STANAG APP-6 ise, NATO tarafından geliştirilmiş, NATO’ya bağlı ülkelerin kullandığı askeri semboloji standardıdır. Bu standart, ülkelerin harekatlarda birlikte çalışabilmesini sağlar. Bu sayede; ortak bir ikonografi dili oluşur ve NATO terminolojisine uygun semboller içerir.

Semboloji standartlarına uyum sağlamak, arayüz tasarımında görsel yoğunluğun yönetilmesini, okunabilirliğin korunmasını ve bilişsel yükün minimize edilmesini gerektirir. Bu bağlamda; sistemin kullanılacak ülke dilinden bağımsız her askeri personelin anlayabileceği bir deneyim sunmaya yardımcı olur.

Ekran Donanımları ve UI’ın Donanıma Göre Uyarlanması

Her sistem aynı ekran donanımıyla çalışmaz. Dokunmatik ekranlar, fiziksel joystick’ler, heads-up display’ler (HUD) veya gece görüşe uygun karanlık ekranlar gibi farklı donanımlar, kullanıcı arayüzü tasarımını doğrudan etkiler. Bu nedenle bir UI tasarımcısı, çalıştığı sistemin donanım özelliklerini bilmeden sağlıklı bir arayüz geliştiremez.

UX tasarımı yalnızca görsel unsurlarla sınırlı kalmaz; dokunsal ve işitsel geri bildirimler gibi çoklu duyuya hitap eden bileşenleri de kapsayan bütüncül bir deneyim halini alır.

Savunma sanayisinde kullanılan kompleks sistemlerde, arayüzün tasarımı, donanımın kullanılacağı fiziksel ve çevresel koşullara uygun olarak geliştirilmelidir. Örneğin, kapalı ve karanlık bir komuta merkezinde kullanılan bir arayüz aynı zamanda açık alanda da kullanılacaksa, bu iki ortamın farklı ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde esnek bir renk sistemi tasarlanmalıdır.
Askerî sistemlerde görev yapan bir operatör, özellikle uzun görev sürelerinde saatlerce aynı ekrana bakmak zorunda kalabilir. Bu nedenle genellikle göz yorgunluğunu en aza indiren koyu arayüzler (dark UI) tercih edilir. Koyu zemin üzerine kontrast yaratan yeşil veya mavi tonlar, gece görüş ekipmanlarıyla da uyumlu oldukları için yaygın olarak kullanılır.

Ortam ışığına duyarlılık, renk körlüğü ve kontrast uyumu, donanım tipine göre etkileşim tasarımı (joystick, dokunmatik, fiziksel buton), operatörün uzun süreli kullanımına uygun görsel hiyerarşi ve tipografi bu tür sistemlerde dikkat edilmesi gereken başlıca noktalardır.

Renk Kullanımında Dikkat Edilmesi Gerekenler

Savunma sanayi projeleri, genellikle yüksek gizlilik derecesine sahip olduğu için geliştiriciler ve tasarımcılar sivil sektörde olduğu gibi bolca açık örneğe erişemezler. Açık kaynaklı referanslar, case study’ler veya arayüz sistemleri sınırlı sayıda olduğundan; geliştirilen tasarımlar bazen kullanıcı alışkanlıklarını tam olarak yansıtmaz ve gerçek operasyonel senaryolardan uzak, hayalî durumlara dayalı arayüzler ortaya çıkabilir.

Özellikle film, dizi veya oyun gibi kurgusal yapımlarda askeri atmosfer, genellikle abartılı ve dramatize edilmiş şekilde aktarılır. Bu da savunma projelerinde görev alan bazı geliştiricilerin, gerçek dünyadaki ihtiyaç ve standartlardan uzak tercihlerde bulunmasına neden olabilir. Oysa savunma sanayi sistemleri, doğrudan insan hayatını etkileyen yapılar içerdiğinden, son derece yüksek bir hassasiyet ve sorumluluk gerektirir.

Bu bağlamda, tasarım sürecinin özellikle draft geliştirme aşamasında ilham almak üzere yapılan araştırmalarda çok az örnekle karşılaşılması doğaldır. Bu eksiklik, bazı tasarımcıların alışılmışın dışında renk seçimleri yapmasına neden olabilir. Ancak özellikle kırmızı renk gibi sembolik anlamlar taşıyan renklerin kullanımı, UX prensiplerinin ötesinde, askeri standartlar açısından son derece kritik bir konudur.

UX/UI tasarımında renkler genellikle anlam kodlaması için kullanılır. Ancak bu kodlama her sektör için aynı anlamları taşımaz. Savunma sanayi özelinde, özellikle kırmızı renk, NATO ve MIL-STD arayüz standartlarında çoğunlukla alarm, tehdit, kayıp, arıza gibi negatif ve kritik durumları temsil eder. Bu nedenle kırmızı, kullanıcıda “acil müdahale” refleksi uyandırır. Estetik kaygılarla ya da alışkanlıkla yapılan bir kırmızı tercih, operatörün sıradan bir durumu “tehlike” olarak algılamasına neden olabilir. Ayrıca sistem mesajlarının yanlış yorumlanmasına, gereksiz stres ve dikkat dağınıklığına ve hatta sistem güvenilirliğine dair olumsuz algı oluşmasına yol açabilir.

Design System Geliştirme ve Bileşen Kullanımı

Savunma projeleri doğası gereği uzun solukludur. Sistemler yıllar boyunca hizmette kalabilir, yazılım tarafında yeni ihtiyaçlar ortaya çıksa da çoğu zaman temel donanım altyapısı ve arayüz komponentleri aynı kalır. Bu nedenle, daha en başından itibaren modüler, sürdürülebilir ve standardize edilmiş bir design system oluşturmak kritik önemdedir.

Projeler farklılaşsa bile, aynı kurum bünyesindeki farklı sistemlerde ortak bileşenler kullanılabilir. Buton hiyerarşisinde kritik, standart, ikincil ve tehlike butonları arasında hem görsel hem işlevsel farklar net olmalıdır. Alarm, dikkat, bilgilendirme ve onay gibi durumlara özel renkler önceden tanımlanmalıdır.

Bu yapı yalnızca zaman kazandırmaz; aynı zamanda eğitim, bakım ve güvenlik açısından da büyük avantaj sağlar. Operatörler farklı sistemlerde benzer arayüz davranışları gördüğünde, öğrenme eğrisi azalır, hata payı düşer.

Bir ekranın geç yüklenmesi, bir alarm mesajının geç görünmesi ya da kullanıcı etkileşimine verilen yanıtın gecikmesi doğrudan görev başarısızlığına ya da daha kötüsü can kaybına yol açabilir. Bu nedenle ağır grafik geçişleri, animasyonlar ve görsel efektler genellikle tercih edilmez. Bilgi, olabilecek en hızlı ve sade şekilde kullanıcıya sunulur. UI elementleri anında tepki verir şekilde kurgulanmalı, etkileşim gecikmesi en aza indirgenmelidir.

Bir military-grade design system kurmak, yalnızca tasarım estetiği açısından değil, operasyonel süreklilik ve güvenlik açısından da zorunludur. Bu yaklaşımla geliştirilen her yeni modül veya sistem, bir öncekinin üzerine koyar ve kurumsal bütünlük sağlar.

Proje Yönetimi ve Yazılım Ekibi ile Entegre Geliştirme

Savunma sanayi projeleri genellikle hızlı başlamaz; çünkü kapsamlı ön hazırlık, planlama ve dokümantasyon gerektirir. Ancak iyi planlandığında, proje süreci son derece verimli ve yüksek tempolu ilerleyebilir.

Arayüzlerin başarısı yalnızca tasarımsal estetikle değil, yazılımsal uygulanabilirlik ve sistem bütünlüğüyle ölçülür. Bu nedenle UX/UI ekipleri ile yazılım geliştiricilerin proje boyunca kesintisiz ve entegre bir şekilde çalışması kritik önemdedir.
Özellikle Human-Machine Interface (HMI) projelerinde, geleneksel tasarım süreçlerinden farklı olarak sadece görsel prototipleme yeterli değildir. Tasarımlar, gerçek operasyonel senaryolarla simüle edilmeli ve olası kullanıcı etkileşimleri, sistem davranışlarıyla birlikte test edilmelidir. Böylece, sadece arayüzün görünüşü değil, sistem içerisindeki performansı da ölçülebilir hale gelir.

Disiplinlerarası entegrasyon, arayüzün yalnızca kullanıcıya “nasıl göründüğü” değil, aynı zamanda “nasıl çalıştığı” ve “nasıl eğitildiği” gibi tüm boyutlarda optimize edilmesini sağlar.

Kullanıcı Testleri

Gizlilik ve Bilgi Güvenliği Savunma projelerinde UX sürecinin en büyük sınavlarından biri, veriye ulaşım kısıtlamalarıdır. Gerçek kullanıcıya test yaptıramamak, sahte verilerle prototip çalışmak ve hatta bazı ekranları sadece “tasvir” etmek zorunda kalmak, tasarımcının elini kolunu bağlar. Yaratıcılık, çoğu zaman bu engelleri aşma becerisiyle ölçülür.

Gerçek kullanıcı testleri gizlilik kısıtları nedeniyle her zaman mümkün olmadığından, simülasyon ortamlarında prototip testleri, senaryo bazlı görev akışları ve click-through prototipler ile akış doğrulama gibi yöntemler sayesinde tasarım kararları erken aşamada operasyonel bağlamda doğrulanır.

UX Ajansı mı, Şirket İçi UX Ekibi mi?

Savunma sanayi şirketlerinin UX/UI birimleri çoğunlukla donanım öncelikli bir yaklaşımla hareket eder. Ancak sektörel deneyime sahip bir UX/UI ajansı, farklı projelerden edindiği know-how ile yenilikçi, daha çevik ve kullanıcı odaklı çözümlerle katkı sunabilir.

Sektör standartlarına hakim bir ajansla çalışmak, projeye yalnızca dışarıdan bakan bir tasarımcı gözü değil; stratejik, analitik ve yaratıcı bir bakış açısı kazandırabilir. Savunma alanında UX tasarımcısı sadece ekran tasarlayan değil; aynı zamanda bir stratejist, analist, danışman ve çoğu zaman kullanıcıdan daha iyi kullanıcıyı anlayan kişidir.

Merkur Design olarak, sektörel bilgi birikimimiz ve çok disiplinli tasarım anlayışımızla, daha güvenli, sürdürülebilir ve yenilikçi İnsan-Makina arayüzleri tasarlıyoruz. Projeye sadece teknik değil, insan odaklı bir bütünlükle yaklaşıyor; kullanıcıyı merkeze alan çözümler geliştiriyoruz.

Diğer Analizler

Bir fikriniz olduğunu biliyoruz.
For UX/UI Design Front-end Geliştirme B2B Dijital Pazarlama Mobile App Geliştirme MVP Web App

Markanızı birlikte etkileyici bir deneyime dönüştürelim.

Bizimle İletişime Geçin